isimsiz Mezarlar - Cellat Mezarları

Çingenelerin İstanbul'a gelişi 1000'li yılların başına kadar dayanır. Sulukule olarak bilinen semt 1000'li yılların başından beri çingeneler yaşamaktadır.  Osmanlı İstanbul'u fetih ettiğinde Çingenelerin hayatında bir değişim olmamıştır,  Fatih Sultan Mehmet Çingenelerin şehirde kalmasına, yaşamasına  ve ticaret yapmasına izin vermiştir.

Ardından gelişen süreçte gayrımüslim her unsur Yeniçeri Ocağına alınıyordu fakat çingeneler bu durumdan müstesna idi. Güvensiz oldukları sebebiyle orduya katılması istenmeyen çingeneleri Osmanlılar cellat olarak değerlendirmiştir. Cellatlar halk tarafından korkulan ve lanetli kabul edilen insanlardır. Bu sebeple cellat mezarlarının tahribini önlemek için şehrin uzağına isimsiz olarak gömülmüşlerdir.
Cellat Mezarları - İsimsiz Mezarlar
Cellat Mezarları - İsimsiz Mezarlar 
İki yerde cellat mezarlığı olduğuna inanılır: İstanbul’da iki yerde cellat mezarlığı olduğu bilinmektedir, Haldun Hürel.”İstanbul’u Geziyorum Gözlerim Açık” adlı eserinde bunlardan birinin,Edirnekapı’dan Ayvansaraya inen kara surlarının Eğrikapı civarında olduğunu yazar. Diğer bir cellat mezarlığı da Eyüpte, mezarlıklar arasından dar bir yokuşla çıkılan, Fransız yazar Pierre Loti’nin bir müddet yaşadığı, şimdilerde müze-kafe olan evin önünden gidilerek çıkılan, Karyağdı bayırında, Karyağdıbaba tekkesinin biraz ilerisindedir.
Cellat Mezarları - İsimsiz Mezarlar
Cellat Mezarları - İsimsiz Mezarlar 
Yan yana iki Cellat Mezarı Cellat mezar taşlarının üzerinde ise, isim, doğum tarihi, ölüm tarihi gibi hiçbir yazı ve işaret yoktur. Bu taşlar iki metre yüksekliğinde 40-50 cm. genişliğinde dikdörtgen şeklindedir. Birçok insan bu taşların bu mezarlıkta ne aradığını, niye dikildiklerini bilmez, ama normal mezar taşları ile yan yana öylece dururlar.
Cellat Mezarları - İsimsiz Mezarlar
Cellat Mezarları - İsimsiz Mezarlar 

0 yorum:

Yorum Gönder